Bazen öyle oluyor ki; ciddi ciddi nefes alamıyorum. “Öksüreyim”
diyorum, geçer diye ama ı ıh geçmiyor. Astımım var benim. “Astım ilacımı içime
çekeyim geçer” diyorum; çekiyorum, ı ıh yine geçmiyor. Sonra anlıyorum ki; nefes alıyorum ama sadece
yaşamak için. Hayattan zerre zevk alıyosam en adi şerefsizim. Bazen “olur böyle
şeyler, hayat işte, geçer nasıl olsa” diyorum; geçmiyor. Sabah kalkıp işe
gidiyorum, öğlene kadar zaman iyi geçiyor. “Aaa bak ne güzel zaman geçti”
diyorum. Öğle arası geçiyor, başlıyor zaman sanki geri akmaya. “Meğer uyku
sersemliğiyle zamanın geçtiğini anlamamışım” diyorum. Haftanın sonu geliyor, “şükürler
olsun ‘happy friday” diyorum, Cuma gecesi oluyor, yatıyorum. Cumartesi sabahı
kalkıyorum, bakıyorum yine ben aynı ben. Sikeyim öyle haftasonunu diyorum.
Sevgilimle bişeyler yapalım diyoruz; her yer ateş pahası. En büyük eğlencemiz
sinema oluveriyor bir anda. O da; sinema hizmeti veren bi işyerinde çalıştığım
için bedava bilet hakkım var yani. 1 gün sinemaya gidiyoruz, 2. gün evde
dinlenelim diyoruz. Bunu icraata da döküyoruz. Sonra Pazar akşamı canımız
sıkılıyor, haydaa birbirimize sarıyoruz. Yatıyoruz, kalkıyoruz hop pazartesi.
Yani yine iş. “İyi de sikeyim öyle hayatı” diyorum. Daha çok para
kazanmaya çalışıyorum, olmuyor. Sonra züğürt
tesellisi ya; “çok kazansam da yetmicek ya zaten” diyorum.” "Ama bu da yetmiyor be
dede. Hiç olmazsa daha çok kazanayım da daha kaliteli şeylere sahip olamadığım
için üzüleyim be" diyorum. Hep dedemle konuşuyorum böyle şeyleri. Dedem canım ciğerim
benim. Hiç lafımı kesmez, dinlemekten sıkılmaz, her şey kabulüdür onun. Pamuk şeker
gibi bi adam yani. En zor anlarımda kapanırız bi odaya, saatlerce konuşuruz. Yani
ben konuşurum o dinler sadece. Güzel adamdır dedem. Kimse de görmez benden
başka. Birine bişey anlatırken karşımdakinin beni dinlemediğini görürsem, hemen
“ben de dedemle konuşuyorum zaten” derim. “Çok yıpranıyoruz be dede”, “Tayyip de
ağzımıza sıçtı be dede”, “nerdesin be dede” “neden yanımda değilsin be dede.” “nereye
gittin de gelemedim be dedem”, “of dedem ooff”. “gel artık be dedem”. “o kapı
gibi vücudunla gir şu kapıdan be dede.”
Cuma, Temmuz 12
Pazartesi, Şubat 18
Bi' gelecek hazırlayamıcaksanız doğurmayın abi...
Sevgili ebeveynler;
Neden çocuk yapıyosunuz? Amaç ne? Soyunuzu devam ettirmesi mi? Büyüdüğünde; siz elden ayaktan düştüğünüzde size bakması, çayınızı çorbanızı yapması mı? Para kazanıp; o parayı size harcaması mı? Eğer öyleyse neden bu çocukları büyütüp evlendiriyosunuz? Evlenmese de size baksa mı iyi? O zaman o elden ayaktan düştüğünde ona kim bakıcak? Büyüsün, okusun, adam olsun diyosunuz hep; bunun için elinizden geleni yapıyo musunuz peki? Ben herşeyi yaptım ama o okumadı mı diyosunuz? NAH, yok öyle bişey. Ya elinizden gelen çok yetersiz.- ki o zaman neden doğurdunuz? Ya da yapabileceğiniz herşeyi yapmadınız. Çocuk, idealleri doğrultusunda bi yerlere gelmek isterken; siz ona "hayır böyle okuyacaksın" diyorsunuz. Sonra çocuk başarılı olamayınca da; "naptıysam okutamadım bu çocuğu." Sen sordun mu o çocuğa; "ne olmak istiyorsun" diye. Çocuk; "anne/baba, ben bunu olmak istiyorum" dedi de destek oldunuz mu? Olmadınız mı? O zaman elinizden geleni ardınıza koymuşsunuz demektir. Bebekken çok iyi büyütmüş, yetiştirmiş, size ve etrafa çok saygılı bi çocuk meydana getirmiş olabilirsiniz belki ama hayat saygılı insanı bi' yere getirmiyo maalesef. Bu çocuğun ergenliğinin de en az bebekliği kadar önemli olduğunu unutuyorsunuz, büyütürken.
Ben herşeyden önce "kendine" daha sonra etrafa yararlı bi çocuk yetiştirmek için uğraşıcam. Kim ne derse desin; insan ilk önce kendine sonra etrafına yararlı olacak. Bu seviyede bi çocuk yetiştirmek için elimden gelenin "fazlasını" yapıcam.
Sevgili ebeveynler;
Neden çocuk yapıyosunuz? Amaç ne? Soyunuzu devam ettirmesi mi? Büyüdüğünde; siz elden ayaktan düştüğünüzde size bakması, çayınızı çorbanızı yapması mı? Para kazanıp; o parayı size harcaması mı? Eğer öyleyse neden bu çocukları büyütüp evlendiriyosunuz? Evlenmese de size baksa mı iyi? O zaman o elden ayaktan düştüğünde ona kim bakıcak? Büyüsün, okusun, adam olsun diyosunuz hep; bunun için elinizden geleni yapıyo musunuz peki? Ben herşeyi yaptım ama o okumadı mı diyosunuz? NAH, yok öyle bişey. Ya elinizden gelen çok yetersiz.- ki o zaman neden doğurdunuz? Ya da yapabileceğiniz herşeyi yapmadınız. Çocuk, idealleri doğrultusunda bi yerlere gelmek isterken; siz ona "hayır böyle okuyacaksın" diyorsunuz. Sonra çocuk başarılı olamayınca da; "naptıysam okutamadım bu çocuğu." Sen sordun mu o çocuğa; "ne olmak istiyorsun" diye. Çocuk; "anne/baba, ben bunu olmak istiyorum" dedi de destek oldunuz mu? Olmadınız mı? O zaman elinizden geleni ardınıza koymuşsunuz demektir. Bebekken çok iyi büyütmüş, yetiştirmiş, size ve etrafa çok saygılı bi çocuk meydana getirmiş olabilirsiniz belki ama hayat saygılı insanı bi' yere getirmiyo maalesef. Bu çocuğun ergenliğinin de en az bebekliği kadar önemli olduğunu unutuyorsunuz, büyütürken.
Ben herşeyden önce "kendine" daha sonra etrafa yararlı bi çocuk yetiştirmek için uğraşıcam. Kim ne derse desin; insan ilk önce kendine sonra etrafına yararlı olacak. Bu seviyede bi çocuk yetiştirmek için elimden gelenin "fazlasını" yapıcam.
Saygılar, Sevgiler..
.
.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)